Son iki aydır Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde bir Avrupa Birliği Projesi Kapsamında bilgisayar, iletişim teknolojileri ve internet konularında eğitim vermekteyim. Kısmetse sona doğru yaklaşıyoruz. Eğitimler gayet güzel fakat eğitimler kadar güzel olan bir konu daha var ki o da buradaki yöresel lezzetler.. Bu yöresel lezzetlerin tamamını lokantalarda tatmak mümkün olmasa da Maça Dayı’ya ayrı bir yer ayırmak gerekiyor.
Yahyalı’ya gelince, nerede ne yenir diye Google’a yazdığınızda karşınıza pek bir şey çıkmıyor malesef. Asıl problem, Maça Dayı da malesef ve malesef çıkmıyor. Oysa Yahyalı otobüslerinden inince 100 metre yürüyorsunuz yürümüyorsunuz hemen sol tarafta tostçu Maça Dayı’nın yerini görebilirsiniz.
Dayılar ve hacıbabalar mekânın dışındaki taburelere oturmuş çay içiyorlar ve namaz vaktinin gelmesini bekliyorlar. Ezan okunur okunmaz herkes hemen mekânın yanı başında bulunan Cami-i Kebir’e doluşuyor, Dayının mekanı boşalıyor.
Maça Dayı çok enteresan biri. Ak sakalı ile klasik bir tonton dede fakat alışageldiğimizin dışında biri. Kendini “Ortadoğu ve Balkanların En Seksi Tostçusu” olarak nitelendiriyor. “Beni böyle yazın” diyor 🙂 Ve accccayip tost yapıyor. Kaşarlı, sucuklu zaten standart ama Yahyalı’nın yöresel peyniri olan “kef” ile de tostu bir harika. Benim tavsiyem karışık tost.
Yarım ekmeğin içine kaşar ve sucuğun doldurulması ve makinede tost haline getirilmesi ile zaten tost standartlarını karşılıyor ama, Maça Dayının farkı nedir diye soracak olursanız, öncelikle mekanın salaşlığı, ardından Dayı’nın sempatik tavırları…
Tostun servisi de farklı. Dayı tostu hazırladıktan sonra size “ketçap-mayonez-turşu olsun mu” diye soruyor. “Olsun” dediğinizde, markette tavukların da konduğu o köpük tabakların içinde tostunuz lokmalık dilimler halinde doğranmış olarak, yanına ketçapı ve mayonezi sıkılmış, turşusu da jülyen usulü 3-4 parçaya bölünmüş şekilde önünüze geliyor. O kadar enfes gözüküyor ki, anında yumuluyorsunuz. O kadar lezzetli ki, yarım ekmek karışık bir tostu turşular dahil 3-4 dakika içinde gömüyorsunuz. Tabi o an mekanda çay içmekte olan diğer dayılar ve emmoğullarına da nezaketen soruyorsunuz, onlar da “afiyet olsun yeğenim/gardaşım” gibi bir cevapla size aynı nezaketle afiyetlerini diliyorlar…
Eğer sabah Yahyalı’ya inmişseniz ya da öğlen karnınız acıktıysa, Kapuzbaşı Şelalelerine veya Derebağ Şelalesine giderken ya da çok da akşama kalmadan Yahyalı’dan ayrılırken, terminalin hemen dibinde bulunan Maça Dayı’nın yerine uğramadan, o tostu mideye indirmeden ve dayının muhabbetine ermeden (argo dağarcığınız genişleyecektir :)) günü bitirmeyin derim. Afiyet olsun…
NOT: Maça Dayının eşinin ismi de Fındık’mış ve yaptığı poğaçalar da fındık poğaça olarak adlandırılıyormuş. Ben yetişemedim ama tostu beklerken eğer kalmışsa fındık poğaçanın da tadına bakmanız tavsiye olunur…
Bu yazı 29.05.2016 tarihinde yahyaligonulluleri.blogspot.com sitesinde yayımlanmıştır. Yazımın orijinal metni için tıklayınız.
1 Response
[…] unutmadan, Maça Dayı’nın karışık tostunu da affetmeyin, […]