Salih Seçkin Sevinç, Pazarlama İletişiminde Sosyal Medya isimli çalışmasından sonra Optimist Yayınları’ndan yeni bir kitap ile karşımızda. Kitabın konusu, isminden belli olacağı üzere bloglar. Ama ne kitap…
Kitabın önsözü her şeyi özetliyor aslında: Facebook’a baktım, bir zaman tünelinde insanlar eğleniyor; Twitter’a baktım, anlık bir deşarj alanı olmuş; Intagram’da zaten bir yeri işaretleyip sonra geri dönüp aynı şeyi bulmanız neredeyse imkansız; Pinterest’te sadece güzel fotoğrafların varsı kabul görüyorsun; Youtube’da artık süper prodüksiyonlar var, ama “kedi videoları” hâlâ en çok izlenenler arasında. Peki ama nitelik? O yüzden “Her şeyin başı blog”.
Salih abi blogları, webde varlık sebebi olarak özetliyor. Yani eğer blogun varsa webde varsın, eğer blog tutmuyorsan webde niye varsın?
Kitabın ismi gerçekten doğru seçilmiş. Bu alemde her şeyin başı bloglar. Ömrü hayatımızı Facebook’ta, Twitter’da geçiriyoruz ama ne kadar faydasını görüyoruz şüpheli. Hele hele bir işletme, bir konuda tanınmak isteyen birileri veya uzmanlar, blog tutmayarak işlerini çok zorlaştırdıklarının farkında mı acaba?
Ya profesyoneller? Çoğumuz bir özgeçmiş hazırlayıp oraya buraya PDF e-maillemedik mi? Orada ben şu şu konularda iyiyim, uzmanım vs yazıyoruz ama işveren Google’da ismimizi bir arayıp kedili bebeli videolar, o partiye, bu sisteme sataşmalardan başka bir şey göremiyorsa, CVmiz inandırıcılığını yitiriyor. Asıl özgeçmişimiz blogumuzdur. Google’da aranınca nasıl çıkmak istiyorsak öyle hazırlamamız gereken bir blog.
İşte bu eserde Salih Seçkin Sevinç, bu işin nasıl yapılması gerektiğini tane tane anlatmış. Açık söylemeliyim, uzun zamandır blog yazıyorum ama ne kadar da çok yanlışım olduğunu ve yanlış bir strateji takip ettiğimi bu kitap sayesinde görme fırsatım oldu. Hiç bir şey öğrenmediysem, bit.ly gibi sitelerin aslında ne kadar da önemli birer analiz aracı olduğunu bizzat uygulayarak öğrendim. Bu kitabın ben de etkisi büyük oldu, içeriğime çeki düzen verdim, konu bütünlüğüne önem verdim, sayılara takılmayı bıraktım ve işin nitelik boyutuna kafa yormaya başladım.
Kitapta insanların niçin blog tuttukları, niçin tutmaları gerektiği, blogların türleri, platformları, hangi amaca göre hangi platformun uygun olduğu, kaliteli içeriğin nasıl üretileceği, blogların olmazsa olmazları, blogları zenginleştirecek araçlar ve yöntemler, nasıl analiz edilmesi gerektiği, işin reklam boyutu, nasıl para kazanılabileceği (özellikle Kayserili arkadaşların dikkatine :)), hangi blog içeriğinin hangi sosyal ağda paylaşılmasının verimli olacağı gibi pek çok konu detaylarıyla bayağı doyurucu bir içerikle okuyucuya sunuluyor.
İşin halkla ilişkiler boyutunu da içeren bu eser, hem kurumsal bir blogun nasıl olması gerektiğini hem de işletmelerin bloggerlarla nasıl iletişim halinde olmaları gerektiğini, usul-ü erkanınca anlatıyor.
Son bölümde ise usta bloggerların tecrübeleri ve tavsiyeleri ile kitap bitiyor.
Daha önceki yazılarımızda da belirtmiştim, Kayserili KOBİ lerimiz dışarıya para kazandırmayı sevmez 🙂 Madem bu işi ortakların İİBF mezunu oğlu yapacak, bu kardeşime acizane tavsiyem, sosyal medyada yer alma çabasına öncelikle Facebook’ta bir sayfa açarak değil, bir blog kurarak başlamaları ve o blogu da bu kitabı okuyarak kurmalarıdır.
Ayrıca müzisyen, ressam, şair, mimar, muhasebeci tüm kardeşlerimi de uzmanlıklarını sergileyecekleri bir blog tutmaya davet ediyorum. Artık PDF özgeçmişlerin bir önemi kalmadı, online mecrada neysen öz geçmişin de o. Online mecra da eşittir blog. Blog eşittir “Her Şeyin Başı Blog”.
Künye: Her Şeyin Başı Blog, Salih Seçkin Sevinç, Optimist Yayınevi, İstanbul, 2015
Optimist Yayınevi Web Sitesi Yazısı:
Yayınevi web sayfası için tıklayın.
Satın almak için tıklayın.
Merhabalar açıkçası yazınızı bu kitapla alakalı yazmış olduğum yorum ile alakalı görseli ararken buldum. Kitabın yanında Bosch matkap koymanız çok ilgimi çekti. Hazır siteye girmişken yazınızı okudum emeğinize sağlık. Sormam da sakınca yoksa kitabı matkap ile birlikte neden paylaştığınızı merak ettim. Saygılar..
Merhaba Emrah Bey,
İlginiz ve beğeniniz için çok teşekkür ederim.
Malûmunuz, kitap okuyanlar okudukları kitap hakkında yazı yazarlarken veya fotoğraf paylaşırken ya kahve, ya çay paylaşıyorlar. Bu o kadar abartılır hale geldi ki, sanki bir kitap çaysız kahvesiz paylaşılmaz oldu. Ben de bir tepki olarak okumuş olduğum kitapların yanında kahve-çay dışında başka şeylerin olmasını istedim. Her Şeyin Başı Blog isimli kitabın konusunun da blog inşaası olması nedeniyle inşaat, yapı-dekorasyon ile alakalı bir şeyler koyayım dedim, elimin altında matkap vardı, matkap ile fotoğrafı çektim. Matkap hikayesi bu şekilde 🙂
Mustafa Bey
Bende Hırdavat sektöründe olduğum için matkap çok ilgimi çekti ve merak uyandırdı. Çok iyi düşünmüşsünüz bu vesile ile tanışmış olduk 🙂
Benimde kitapla alakalı yorumumu buradan görebilirsiniz ;
http://yerliyapim.com/her-seyin-basi-blog-salih-seckin-sevinc
Saygılar.
Evet, uzakları yakın eden sosyal medyanın marifeti, tanıştığımıza memnun oldum. Yazınızı hemen okuyacağım. Saygılar bizden, yüz yüze de görüşmek ümidiyle, hayırlı çalışmalar dilerim..
Bende tanıştığıma çok memnun oldum. İstanbul’dayım gelirseniz beklerim bende ara ara bende Kayseri’ye geliyorum uğramak isterim
Teşekkürler. İnşAllah görüşmek üzere… Hayırlı çalışmalar dilerim..
Bir kaç blogda da bu kitabın ismini görünce araştırmaya başladım ve bu sayfayı buldum.Çok detaylı bir yazı olmuş elinize sağlık. Kitabı en kısa sürede alıp okumaya çalışacağım.
Yalnız okuyanlara bir kaç sorum olacak. Okuyanların genel olarak kişisel blogdan tüm yeteneklerimi paylaşmalı mıyım yoksa ayrı sitemi açmalıyım şeklinde düşünceleri var. Peki sizce ne yapılmalı? Tek bir blogdan her şey yazılmalı mı? Yoksa her ilgi alanımız ya da yeteneğimize göre ayrı blog mu açmalıyız?
Öncelikle beğeniniz için müteşekkirim. Elbette bir blogger blogunda istediği her şeyi yazabilir (kanuna mugayyir olmamak şartı ile) ve bunu öyle veya böyle limitlendirmek pek doğru değildir fakat Google da birileri bir şeyler aradığında benim blogum ön sıralarda olsun istiyorsak o zaman belli bir konu üzerinde yoğunlaşmak daha doğrudur. Google’ın amacı, malûmunuz insanlara aradıkları şeyleri sunmaktır ve aranılan şeye ne kadar doğru sonuçlar sunabilirse Google o kadar işini iyi yapmış olur. Bu nedenle aramalarda Google “uzman” olarak gördüğü siteleri/sayfaları kullanıcıya sunarak bu işini tam yapmak ister. Demem o ki, eğer Google’da üst sıralarda yer almak istiyorsak, belli bir tema/konu üzerinde yazmak en doğrusudur. Bu konunun uzmanı benim ve ben devamlı bu konu hakkında yazıyorum demektir. Böyle yaparsak Google da zamanla bizim uzmanlığımıza onay verir ve arama sonuçlarında bizi üst sıralara yerleştirir.
Tabi şöyle bir durum da var, siz çok yeteneklisiniz ve her bir yeteneğinizle alakalı ayrı bir blog açtınız ve o blogda sadece o konu hakkında yazdınız. Bu sefer de bir yorgunluk olacaktır. Her bir bloga haftada en az 1 yazı yazabiliyorken zamanla yazacak şey sıkıntısı ve onca işin gücün arasında vakit ayıramama gibi bir problem oluşturabilecektir. Blog yorgunluğu diyebiliriz. Böyle bir duruma da düşmemek için belki yeteneğin biri ile bir bloga başlanıp o 3-5 ay yazılmaya devam edilebilir. Baktınız iyi gidiyor, ikinci yetenekle alakalı blogu da açar 3-5 ay da onu götürürsünüz, öyle öyle devam eder…
Umarım faydalı olabilmişimdir…